ATATÜRKÜN MEKTUPLARI
ZÜBEYDE HANIMA YAZDIĞI MEKTUP
Ağustos 1335 1919)
Muhterem Valdeciğim,
Istanbul'dan mufarakatımdan beri sizlere birkaç telgraftan başka bir şey yazmadım. Bu sebeple büyük merak içinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa hakkımda gerek ötekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz natamam haberler şüphesiz merakınızı tezyit etmiştir. Halbuki şimdi vereceğim izahatla mutmain olacağınız veçhile şayan-ı endişe hiçbir şey yoktur.
malumunuzdur ki, daha Istanbul'da iken ecnebi kuvvetlerin devleti, milleti fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa cümlesini hapis ve tevkif ve bir kısmını Malta'ya nefy ve tazip etmekte pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişememişlerdi. Fakat 3. Ordu müfettişi olarak Samsun'a ayak basar basmaz Ingilizler benden şüphelendiler. Hükümete benim sebebi izamımı sordular. Nihayet Istanbul'a celbimi talep ve bunda ısrar ettiler. Hükümet beni iğfal ederek Istanbul'a celp ve Ingilizlere teslim etmek istedi. Bunun derhal farkına vardım. Ve bittabi kendi ayağımla gidip esir olmak doğru değildi. Padişahımıza hakikat hali yazdım. Ve gelemeyeceğimi arz ettim. Zat-ı şahane de evvela buna muvafakat etti. Fakat daha sonra Ingilizlerin tazyiki ziyadeleşti. Nihayet o da Istanbul'a avdetimi irade etti. Bu suretle artık resmî makamımda kalmaya imkân göremediğim gibi askerliğimi muhafaza ettikçe Ingilizlerin ve hükümetin hakkımdaki ısrarına mukabele edilemeyecekti. Bir tarafında bütün Anadolu halkı tekmil millet hakkımda büyük bir muhabbet ve itimat gösterdi. 'Seni bırakmayız' dediler. Filhakika vatan ve milletimizi kurtarabilmek için yegâne çare askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti yekvücut bir hale getirmekle hâsıl olacak kudret ve hareket-i milliyeyi hüsn-i istimal eylemekten başka çare mutasavver değildi. Binaenaleyh ben de böyle yaptım. Elhamdülillah muvaffak da oluyorum.
Pek yakında netice-i maddiyeyi bütün cihan görecektir. Ben bu suretle hareket edince Ingilizler derhal yalvarmaya başladı. Ve beni kazanmaya çalıştı. Her şeyi inkâr ettiler. Ve bütün kabahati bizim hükümete attılar. Hakikaten hükümet de benimle uğraşmak istedi. Fakat kuvveti buna müsait gelmedi. Ve gelemez. Daha bir zaman bu suretle Anadolu içinde çalışmakla her şey hallolacaktır. Kariben Meclis-i Mebusan toplanacak ve meşru bir hükümet mevki-i iktidara geçecektir. Ben de ihtimal o zaman Istanbul'a geleceğim. Sıhhat ve afiyetimi, katiyen hiç merak ve endişe etmeyiniz.
Salih Bey Fuat Bey'den alacağını alabildi mi? Bunu bilgi almak bakımından soruyorum. Yoksa her ne olursa olsun elhamdülillah hiç önemi yoktur. Siz müsterih olunuz. Ve bir sıkıntınız olursa derhal bana bildiriniz.
Bu mektubumu getirecek olan (.....) size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz...
Hemşiremin sıhhati nasıldır? Eve herhangi bir
taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hâlâ orada mısınız? Çocuklar ne yapıyor, büyüdüler mi?
Salih Bey'le Madam Salih inşallah sıhhat ve afiyettedirler. Ben daima kendilerini yâd ediyorum. Madam'ın benim hakkımda bir rüyası vardı. Galiba o çıkacaktır. Inşallah yakında kemal-i meserretle görüşeceğiz.
Ben birkaç güne kadar bir kongre için Sivas'a gideceğim. Tekrar Erzurum'a döneceğim. Tekrar ediyorum. Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekâlâ bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım.
Saygıyla ellerinizden, hemşiremin gözlerinden öperim.
Salih'in gözlerinden öperim. Bana Istanbul havadisi vermeni beklerim.
*Ali Fuat Cebesoy'a Yazdığı Mektup
Kardeşim Fuat,
Mektubunu aldım. Cenab-ı Hak'tan izdivacının mesut ve müteyemmen olmasını kemal-i hulus ile niyaz ederim. Hayat kısadır. Bunu tesit ve tetevvüç için insanların umumiyet itibariyle makul gördükleri vasıta izdivaçtır. Bu kaide-i umumiyenin riayetkarı olmayanlar pek mahdut ve müstesnadırlar. Bu istisnaları teşkil edenler de kaide-i asliyenin fenalığından değil ve fakat bilakis bu güzel kaideye tevessülden kendilerini men eden esbabın mahkûmu olduklarından, belki evlenmiş olmaktan korktuklarından ziyade bedbaht olanlardır. Gayri kabil-i inkâr bir hakikattir ki insanlar, hayat, kadınsız olmaz! Müteehhil olanlar hayatın lazım-ı gayri müfarıkını temin etmiş ve bütün efkâr ve amalini bir maksat, bir meslek, bir hedefe hasr ve tahsis edebilecek istidatta bulunmuş olur. Ancak talih zevc ve zevcenin ruh ve kalplerini hüsn-ü imtizaç ettirsin. Verdiğin tafsilattan, gönderdiğin mektup
muhteviyatından o elzem olan imtizacın şimdiden tahassul etmiş olduğuna itikat edilebilir. Cenab-ı Hak bahtiyar etsin kardeşim.
*SALIH BOZOK'A YAZDIĞI MEKTUPLAR
11 EYLÜL 1911
Salih'çiğim,
Erkânıharbiye-i Umumiye 1. Şube'ye memur edildim. Başka hiç kimse bir kelime sormadı. Kimseden vaziyeti anlamak mümkün değil. Herkes birbirinden korkuyor. Abdül-hamid devrinde olduğu gibi! Orduyu, memleketi kurtarmak için çok fedakârane çalışmak lazım. Başka çare yok. Istanbul muhiti pek mülevves, herkes menfaat-ı zatiyesin den başka bir şey düşünmüyor. Bayramdan sonra mufassal mektup yazacağım. Nuri oradaysa âlâ, yok ise bu mektubu Üsküp'e gönder. Fuat geldi mi?
Mehmet Ali, Rauf, Ismail ve arkadaşlara selam..
Erkânıharbiye-i Umumiye 1. Şube'ye memur
M. Kemal
****************************** ********************
22 Eylül 1327 (1911)
Kardeşim Salih,
Mektubunu aldım. Şam vapuruyla Trablus'a gitmekte iken, ilan-ı harp üzerine avdet ettirildik. Şimdi Istanbul'dayım. Ve 1. Şube'ye devam ediyorum. Ahval sükûn peyda ederse Selanik'e görüşmek üzere geleceğim. Arkadaşlara, Fuat'a çok selam. Mümkünse valideyi görüp müteselli et. Benim geçen ayın tayinatı kalmıştı. Bari onun valideye verilmesine Necati Bey vasıtasıyla delalet et. Sana olan borcumu, kariben tesviye edeceğimi memul ederim. Bana oranın ahvalinden bahis mektup gönder.
Gözlerinden öperim.
M. Kemal
****************************** ******************** *
2 Kasım 1911
Hazret-i Salih,
Seni de deraguş etmek çaresini bulamadığımız için meyusum. Lakin zarar yok, kalplerimiz, fikirlerimiz bir olsun. Ben seyahatin bir noktasında hayvandan vurularak beray-ı tedavi Iskenderiye'ye geldim. Iade-i afiyet etmek üzereyim. Gözlerinden öperim. Valideyi hastalığımdan haberdar etme. Birkaç gün sonra tekrar yola çıkacağım. Senin ve benim validelerimizin ellerinden, hemşiremin de gözlerinden öperim. Bilcümle arkadaşlara selam.
M. KEMAL
****************************** ******************** ****
15 KASIM 1911
Ey Hazret-i Salih,
Seferin ilk devresindeki mecruhiyeti savdık. Şimdi ikinci sefere çıkıyoruz. Bakalım Allah ne gösterecektir. Inşallah avdet nasip olursa size günlerce anlatacak hikâyelerimiz var. Suret-i mahsusada gözlerinden, validenizin de ellerinden öperim. Bizim valide acaba ne haldedir? Maaş alabildiler mi?
Kuzum Salih'çiğim, Necati'ye söyle maaşlarımdan borçlarımı katetsin. Avdette borç falan dinlemem. Kimbilir ne kadar züğürt döneceğim? Ruşen Bey'e ve diğer arkadaşlara ihtiramlar. Kendilerine mektup yazamayışımın sebebi adreslerinin nazarı dikkati calip olmasındandır.
Şerif
****************************** ******************** ******
Güzel Salih'im,
Letaif ile memlu mektuplarını açık olarak alıyorum. Her defasında sizi bütün har ve samimi muhabbetlerimle gözümün önüne getirir, mahzuzül vicdan olurum. Artık Fuat'ın evlenmiş olması ve senin zaten evli bulunmuş olman itibariyle biraz ciddileşeceğiz değil mi? Bir müddet de kalemini ciddi zeminlerde icale etmeyi itiyat et bakalım, nasıl olacak!
Nuri'den benim hiç haber aldığım yoktur. Fakat zarar yok. Çünkü ne halde olduğunu tahmin ediyorum. Bakalım ben ne olacağım? Burada oturmakla olmayacak tabiî. Kısa, leb demekle leblebi anlaşılemm muciz mektuplarınızı eksik etmeyin.
Gözlerinizden öperim.
M. KEMAL
****************************** ******************** ******
Kardeşim Salih,
Mektuplarınızı aldım. Samimiyet ve fart-ı uhuvvetinize teşekkür ederim. Yüzbaşı Ahmet Efendi şifahen çok selamlarınızı da getirdi. Nuri Bey'le ara sıra görüşüyoruz.
Karşımızda düşman artık bimecal bir hale gelmiştir. Inşallah yakında kamilen def edilir. Herhalde vatanımız bu cihetten emindir. Arkadaşların size söyledikleri şeyin henüz husul bulmamış olması cay-ı istigrabdır. Elbette ona istihkak kesp edilmiştir. Fakat "Kim olur zor ile maksuduna ruhayab-ı zafer/Gelir elbette zuhura ne ise hükm-i kader". Bilirsin ki bizim maksudumuz vatana büyük bir mikyasta arz-ı hizmet eylemektir. Arkadaşların temenniyatı maksut olan hizmeti ifa edebilecek maddî mertebedir. Tabiî zamanı gelince. Kaderde varsa o da olur. Bir aralık canım sıkıldı. Tekaüt olup kûşegüzin inziva olmayı da düşündüm. Olmadı. Şimdilik Cenab-ı Hakk'ın azametine sığınarak çalışıyorum.
Gözlerinizden öperim.
M. KEMAL
*ISMET INÖNÜ'YE YAZDIĞI MEKTUP
Ankara, 01.04.1921
Inönü muharebe meydanında, Metristepe'de Garp Cephesi Kumandanı ve Erkânı Harbiye-i Umumiye Reisi Ismet Paşaya:
Bütün tarih-i âlemde, sizin Inönü Meydan Muharebelerinde deruhde ettiğiniz kadar ağır bir vazife deruhde etmiş kumandanlar enderdir. Milletimizin istiklâl ve hayatı, dâhiyane idareniz altında şerefle vazifelerini gören kumanda ve silâh arkadaşlarınızın kalp ve hamiyetine büyük emniyetle istinat ediyordu.
Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz, Istilâ altındaki bedbaht topraklarımızla beraber bütün vatan, bugün en uzak noktalarına kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın hırs-ı istilâsı azim ve hamiyetinizin yalçın kayalarına başını çarparak hurdahaş oldu.
Namınızı tarihin mefahir kitabesine kaydeden ve bütün milleti hakkınızda ebedî minnet ve şükrana sevk eden büyük gaza ve zaferinizi
tebrik ederken, üstünde durduğunuz Tepenin size binlerce düşman ölüleriyle dolu bir şeref meydanı seyrettirdiği kadar, milletimiz ve kendiniz için yükseliş şaşaalarıyle dolu bir istikbal ufkuna da nazır ve hâkim olduğunu söylemek isterim.
Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal