Yahudilerin Tarihi
YAHUDİLERİN TARİHİ
Daha önce de belirtildiği gibi, vahye dayanan tüm dinlerde -başta Kudüs olmak üzere- tüm Filistin toprakları kutsal sayılır. Çünkü tarih boyunca insanları uyarıp korkutmaları için gönderilen peygamberlerin pek çoğu bu topraklarda yaşamış ya da en azından hayatlarının bir kısmını bu topraklarda geçirmişlerdir.
Tarihçilerin arkeolojik kazılara ve kutsal metinlere dayanarak yaptıkları açıklamalara göre ilk olarak Hz. İbrahim, MÖ. 1800'lü yıllarda oğulları ve kendisine tabi olan az sayıda insanla birlikte Filistin -eski adıyla Kenan- topraklarına göç etmiştir. Filistin'de bugün El-Halil diye adlandırılan bölgede yaşadığı tahmin edilen Hz. İbrahim tefsir kitaplarında yer alan bilgilere göre Hz. Lut ile birlikte bu bölgeye yerleşmiştir. Kuran'da Hz. İbrahim'in bu göçü şu şekilde belirtilir:
Biz de dedik ki: "Ey ateş, İbrahim'e karşı soğuk ve esenlik ol."Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrayanlar kıldık. Onu ve Lut'u kurtarıp içinde, alemler (insanlık) için bereketler kıldığımız yere (ülkeye) çıkardık. (Enbiya Suseri, 69-71)
Çeşitli tefsir kitaplarında, Enbiya Suresi'nin 69-71 ayetlerinde geçen ve "bereketler verdiğimiz yer" olarak adlandırılan bu bölgenin, Filistin toprakları olduğu dile getirilir.
Kenan (yani Filistin) halkı Hz. İbrahim'den önce putperest bir geleneğe sahipti. Hz. İbrahim ise onlara putlara tapmaktan vazgeçip, Bir ve Tek, Üstün ve Güçlü olan Allah'a iman etmelerini tebliğ etmiştir. Tarihi kaynaklara göre Hz. İbrahim, oğullarından Hz. İsmail'i Mekke ve çevresine yerleştirmiş, ikinci oğlu Hz. İshak ise Kenan'da kalmıştır. Nitekim Kuran'da Hz. İbrahim'in oğullarından bir kısmını Beyt-i Haram'ın yakınlarına yerleştirildiğinden bahsedilmektedir. Tefsir kitaplarında bu mekanın Mekke Vadisi olduğu belirtilir.
Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler.
(İbrahim Suresi, 37)
İsrailoğulları Hz. Yusuf'un ardından Firavun tarafından yıllar boyunca çok büyük zulüm gördüler. |
Ancak daha sonra Hz. İshak'ın oğlu Hz. Yakup, oğlu Hz. Yusuf döneminde Mısır'a göç etmiştir. (Hz. Yakub'un oğulları İsrailoğulları olarak da anılır). Hz. Yusuf'un hapishanede kaldığı yılların ardından, Mısır'ın hazinelerinin başına geçmesi ile bu dönem boyunca İsrailoğulları Mısır'da huzur ve güvenlik içine yaşadılar.
Ne var ki İsrailoğullarının Mısır içindeki durumu zamanla değişti. Firavun rejimi tarafından büyük bir zulüm gördüler. Allah bu dönemde Hz. Musa'ya peygamberlik verdi ve ona, İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarmasını emretti. Hz. Musa Firavun'a giderek hem onu sapkın inançlarından vazgeçip Allah'a kul olmaya davet etti, hem de İsrailoğullarını kendisi ile birlikte göndermesini istedi. Firavun eli kanlı bir zalimdi. İsrailoğullarını ağır işlerde ölesiye çalıştırıyordu. Tüm İsrail soyunun erkek çocuklarının öldürülmesini emretmişti. Bu zulmünü sürdürdü, Hz. Musa'ya karşı düşmanca cevap verdi, dahası ona iman edenleri -imanlarından döndürmek için- ellerini ve ayaklarını çaprazlama olarak kesmekle tehdit etti.
Ancak Firavun izin vermek istemese de, Allah'ın mucizeleri ve yardımıyla, tarihi kaynaklara göre yaklaşık MÖ 1250 yıllarında Hz. Musa İsrailoğulları ile birlikte Mısır'dan göç etti. İsrailoğulları Sina Yarımadası'na ve Kenan diyarının doğusuna yerleştiler. Kuran'da Hz. Musa'nın İsrailoğullarına, Kenan diyarına gitmeleri için verdiği emir şöyle bildirilir:
Ey kavmim Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin ve gerisin geri arkanızı dönmeyin, yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz. (Maide Suresi, 21)
Hz. Musa'dan sonra İsrail soyu Kenan diyarında, yani Filistin'de yaşamayı sürdürdü. Yine tarihçilerin görüşüne göre MÖ 1000'lerde Hz. Davud, İsrail soyunun yönetimine geçti ve güçlü bir krallık kurdu. Onun oğlu olan Hz. Süleyman'ın döneminde ise İsrail'in sınırları güneyde Nil Nehrinden, kuzeyde Suriye içlerindeki Fırat Nehri'ne kadar uzanıyordu. Bu dönemde İsrail Krallığı, mimari başta olmak üzere pek çok alanda çok görkemli bir dönem yaşadı. Kudüs'te Hz. Süleyman'ın emriyle görkemli bir saray (aynı zamanda tapınak) inşa edildi. Hz. Süleyman'ın vefatının ardından Allah İsrailoğullarına daha pek çok peygamber gönderdi, ancak İsrailoğulları çoğu zaman peygamberleri dinlemediler ve Allah'a isyankar oldular.
Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, 'öfkeli soy koruyuculuğu'nu (hamiyeti), cahiliyenin 'öfkeli soy koruyuculuğunu' kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü'minlerin üzerine '(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu' indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde 'kararlılıkla ayakta tuttu." ...
(Fetih Suresi, 26) |
Bu dejenerasyonun bir sonucu olarak İsrail Krallığı bölündü, ardından putperest krallıklar tarafından işgal edildi. İsrail soyu köleleştirildi. Filistin'e hakim olan en büyük putperest imparatorluk ise Roma oldu.
Hz. İsa, Filistin'de Roma egemenliğinin sürdüğü bir dönemde geldi ve İsrailoğullarını bir kez daha kibirlerinden, batıl inançlarından ve isyankarlıklarından vazgeçip Allah'ın dinine göre yaşamaya davet etti. Çok az Yahudi ona inandı. İsrailoğullarının büyük bölümü, inkarda diretti. Ve Hz. İsa'nın ardından bir süre sonra da tüm Yahudiler Romalılar tarafından Filistin'den sürüldüler.
Tüm bunları anlatmamızın bir sebebi, Siyonizmin temelinde yer alan "Filistin'in Yahudiler için Allah'ın vadettiği bir toprak olduğu" iddiasının doğru olmadığını göstermektedir. Siyonizmin asıl hedefinin ele alındığı bölümde bu konu daha detaylı olarak incelenecektir.
Siyonizm, 'seçilmiş halk' ve 'vadedilmiş toprak' kavramlarını ırkçı bir bakışla yorumlar. Bu iddiaya göre Yahudi soyundan gelen herkes, 'seçilmiş'tir ve 'vadedilmiş topraklar'ın sahibidir. Oysa gerçekte Allah Katında önemli olan ırk değil, inanç ve takvadır. Allah Katında seçilmiş olanlar, Hz. İbrahim'in dinini devam ettirenlerdir, ırkları ve soyları her ne olursa olsun.
Nitekim bu gerçek Kuran'da özellikle vurgulanır. Allah, Hz. İbrahim'in varislerinin, kendilerini 'İbrahim'in çocukları' olarak öven Yahudiler değil, onun dini üzere yaşayan Müslümanlar olduğunu haber vermektedir:
Doğrusu, insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar ve bu peygamber ile iman edenlerdir. Allah, mü'minlerin velisidir. (Al-i İmran Suresi, 68)
Siyonizm karşıtı Yahudiler açıkça İsrail Devleti'ne karşı tavır alırlarken, fanatik Yahudilere göre "vaadedilmiş topraklar Yahudilerindir ve sonsuza kadar da Yahudilerin olacaktır". Washington Report isimli derginin kapağında (sağda) bu pankartları taşıyan fanatik Yahudiler görülmektedir. Bu yanlış inançları nedeniyle de sözkonusu topraklarda yaşayan diğer insanlara zulmetmektedirler. |